YIL 2003 KIRŞEHİR KAMAN’DA

              Vatani görevimi jandarma olarak yapıyordum. Kırşehir’in Mucur İlçesi Askeri lojmanları inşaat halinde iken kalorifer ve su tesisatı için görevlendirme ile merkeze çekildim. Her sabah kahvaltımı Kırşehir’de yapar, saat 08.00 -09.00 arası askeri minibüs ile Mucur’a gider inşaatta çalışırdık. Yazın sıcağında kan ter içinde kalıyorduk. Öğle arası yemek için işçi askerler yemekhaneye gider ve yemek alırdık. Aldığımız yemek 2 kaşık pilav vs çok az bir yemek ile akşama kadar çalışırdık. Mucur karakol komutanına gidip durumumuzu izah ettim. Komutan: “Oğlum sizin istihkakınız bizde olmadığı için ben kendi askerimin yemeğini sizinle paylaşıyorum” dedi. Komutan: “İşimiz 2 ay devam eder ve idare etmeliyiz.” deyince, “biz bu sıkıntıyı 2 ay çekemeyiz, sizden rica ediyoruz. Gerekli yazışmaları yapıp bizim iaşelerin size aktarılmasını sağlayın.” dedim. Komutanım hiddetlenerek , “işinin başına geç” deyince, asker selamını vererek odasından ayrıldım. Büyük bir moral bozukluğu ile içerlenip işimin başına geçtim. Aradan yarım saat filan geçmişti ki, İl Alay komutanımız (Albay ) denetlemek için çalıştığımız inşaat alanına teşrif edip hal hatırımızı sordu. “Bir isteğiniz var mı?” dedi.Ben, “Komutanım var” dedim. Karakol komutanının gözlerinin içine bakarak, “komutanım takdir ederseniz bedenen çok yoruluyoruz. Yemek vaktinde de burada aç kalıyoruz.” dedim. Alay Komutanım, karakol komutanına dönerek, gözlerinden alevler fışkırırcasına, “senin işini yapan asker, tuvaletini temizleyen asker, yemeğini yapan asker, asker sayesinde maaş alıp, bunlar yetmiyormuş gibi bir de askerime sövüp küfür ettin hatta ve hatta aç bıraktın ha! Defol, gözüm görmesin seni” dedi. Karakol komutanımızı 3. kattan kovdu. Karakol komutanımız aşağıda, dışarıda esas duruşta bekliyordu. Alay Komutanım gittikten sonra Karakol Komutanım beni çağırıp, “senin derdin nedir? Ne yapmak istiyorsun?” deyince, “derdim belli, doyacağım kadar yemek istedim.” dedim. Komutan yine kızarak, “bana aşçıyı çağırın” diye seslendi. Gelen aşçıya dönerek, “bu askere iyi bak, yemekhaneye gelince tabağını doldur” dedi. Ben, “Komutanım ben tek değilim. Bir minibüs askerle geliyoruz. Arkadaşlarım da var.” dedim. Bunun üzerine komutan “kendine bak” diyerek  yine beni azarladı. Ben de Alay Komutanı gelince bu mevzuyu da anlatacağımı söyledim ve odadan çıktım. Bu yaşananlardan sonra hiç bir sorun bakırköy escort yaşamadık. Daha iyi performans ile işlerimizi yapmaya başladık. Artık iyi ve temiz yemek veriliyordu bize, hatta yemekten sonra Karakol Komutanımızın çay ikramları da başladı ve sıkıntılar bertaraf edilerek yapmış olduğum işlerden de takdir belgesi alarak alnımızın akı ile görev süremizi bitirdik. 2 ay sonra Kaman’a geri döndük.

            Üniversite mezunu işçiler olarak hak ve talebimiz sadece statü değişikliğidir. Bununla beraber tayin hakkı, yapmış olduğumuz bir işi imzalama yetkisi, kurumlarda açılan yükselme sınavlarına girme hakkı, kurumlar arası geçiş…  Bu haklar insani haklardır. Kendimizi kurumların  yetimleri olarak hissetme duygusundan kurtulmak istiyoruz. Tüm kurumların tüm inceliklerini, işlerin nasıl daha hızlı ve verimli bir halde yürütülebileceğini çok  iyi biliyoruz. Karakol Komutanım gibi başımızda duranlar ile bu tür problemlerin cereyan etmemesi için BaşKomutana buradan serzeniş ediyoruz. Biz kamuda yıllarca hizmet eden, yetim gibi muameleye tabi tutulan üniversiteli daimi işçileriz. Bizlerin de statü değişikliği talebimizi göz önünde bulundurmanızı canı gönülden istiyor ve gerekli adımların atılmasını talep ediyoruz.

          Kurumların evrak getir götür, eşya indir bindir, çay kahve getir, araç yıkama, bahçe temizliği, ot yolma, çim biçme vs vs işleri yapan kamu personeli olarak anılan ve diğer asıl işleri yapan biz Üniversite mezunu insanlar tüm memur haklarından mahrum bırakılan Yeşil pasaport bile alamayan işçi statüsünde çalışanlar ,olarak bizlere memur statüsü ile  tanınacak imkanlar olursa Milletimiz  ve Devletimiz  için daha faydalı hizmetler ile canı gönülden hizmetkar adayı olan üniversite mezunu işçiler olarak bizi daha faydalı yerlerde değerlendirin. Taktir edersiniz ki  Kur’an-ı Kerim de  ve hadis-i şeriflerde, işlerin ehli olana yani layık olduğu kimselere verilmesi emrediliyor. Görev yerlerinin emanet olduğu, bu emanetlere riayet edilmesi, uyulması emredilmektedir. Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:

(Allah size, mutlaka emanetleri [işleri] ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle davranmanızı emreder.) [Nisa 58]

         Kamu kurumlarında mağduriyetler yasayan, bu mağduriyetlerin daha fazla büyümesini istemeyen ve Devletine, Milletine daha faydalı olmak isteyen bizler önümüze Çin Seddi gibi konulan bürokrasi engelinin bir yasa ile kaldırılmasını ve önümüz açılarak Cumhurbaşkanımızın da sıklıkla ifade ettiği 2023, 2053, 2071 hedeflerine giden yolda kamu kurumlarında  işçi statüsünde çalışan üniversite mezunu Üniversiteli İşçiler olarak memur kadrolarında mihenk taşları olmaya hazırız.

     Saygılarımla

     RIDVAN YEŞİLMEN

     Üniversiteli İşçi

BUNLARA GÖZ ATMADAN GEÇMEYİN

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu