KAMUDA YAŞANAN EŞİTSİZLİK SONA ERSİN!

Üniversiteli işçiler gündem olmaya devam ediyor.

İstiklal Gazetesi’nden Ahmet ÖZTÜRK ünüversiteli işçilerin taleplerine destek vererek köşesine taşıdı.

Ahmet ÖZTÜRK köşesinde;

“Kamuda uzmanlık alanı dışında çalıştırılan üniversite mezunu işçiler, “Kurumlarında yan yana çalışan memur ve sözleşmeli çalışanlar, aynı üniversitelerin aynı bölümlerinden mezun olup, aynı işi yapmalarına rağmen,  statüleri farklıdır ve eşit işe eşit ücret ve aynı özlük haklarından maalesef yararlanamamaktadırlar!

Yüzlerce üniversite mezunun temizlik kadrosunda olmasına rağmen asıl işleri yapıyor ‘’Sağlık sektöründe laborant, hemşire olarak çalışan birçok üniversite mezunu, profesyonellik gerektiren bir işi yaptığı halde temizlik işçisi vs..  gibi kadrolarda görünüyor. Bunun yanında bazı kurumlarda da birçok birimde yüksek lisans mezunu işçiler dahi esenyurt escort bulunmaktadır.  Kadronun sadece asıl işi yapanlara verilmesi adaletli bir yaklaşım değildir. Sonuçta üniversite mezunu işçi mağdur konumundadır. Kadro verilmesindeki ilk şart eğitim şartı olmalı, kıdem ve diğer şartlar ise sonraki kriterleri oluşturmalıdır. Üniversite mezunu işsiz sayısı artarken,  işçilere kadro verirken eğitim kriterinin dikkate alınması daha adaletli bir yol olacaktır. Fakülte mezunu  işçiler, yardımcı iş mağduru olmamalı!!!

Yardımcı işlerin kadro dışında tutulması, asıl işi yaptığı halde temizlik kadrosunda çalışan yüzlerce fakülte mezunu kadrosuz işçiyi endişelendirmektedir. Kadrosuz işçiliğin önüne geçilmesi, kadro verilmesinde asıl ve yardımcı işlerin ayrılmasının eşitlik kavramına aykırı olduğu görülmektedir.

Kamu kurumlarında 4857 sayılı iş kanununa göre çalışan daimi kadrodaki üniversite mezunu olarak çalışan işçilerin mağduriyetinin giderilmesi artık bir zorunluluktur. Bu kişiler Kamuda işe başlatılırken memur alım şartları esasında olan KPSS, İş Beceri değerlendirmesi ve mülakat elemelerinden geçirilerek işe alınıyorlar.

Üniversite mezunu olmalarına ve işe alım süreçlerinde bütün sınavlardan geçmelerine rağmen işçi statüsünde olduklarından, çalıştıkları kurumlar bu kişileri istediği yerde ve pozisyonda çalıştırıyor. Bununla birlikte memur ve sözleşmeli çalışanlar ise unvanlarını kullanmakta ve görevde yükselebilmekte şef, müdür yardımcısı, müdürlük gibi makamlara gelebilmektedirler. Buna karşın işçi statüsünde değerlendirilen mağdur üniversite mezunları doktora yapmış olsalar dahi statü gereği görevde yükselme gibi özlük haklarından faydalanamamaktalar.

Çalıştıkları kadrolarda eğitimlerinin ve mesleki yeterliliklerinin körelmemesi ve devletimizin ihtiyaç duyduğu kalifiye personel ihtiyacını karşılayabilmek adına (eğitim izinleri olmamasına rağmen) üniversitelerin ilgili bölümlerini ön lisans, lisans, lisansüstü ve hatta doktora düzeyinde tamamlayarak kendilerini geliştiriyorlar. Kamuda liyakat ve sadakate dayalı bir kariyer sistemine dâhil olmayı kesinlikle onlarda hak ediyor.

Talepleri kamuda liyakat ve sadakate dayalı bir kariyer sistemine dahil olmak.  Oysaki çalışılan kurumlarda aynı işi yapan memur üniversitelilerle farklı statüde değerlendirilmek haksızlık ve eşitsizlik doğuruyor. Üniversite mezunu işçiler olarak tayin, nakil, görevde yükselme ve imza yetkisi gibi özlük haklarından faydalanamadıkları gibi meslekleri konusundaki toplantılara, seminerlere, eğitimlere de katılamamaktalar. İşçiler arasında, başka bir kuruma tayin ve atama durumu olmadığından aile bütünlüğü bozulmakta anne ve babalarından, eşlerinden ve çocuklarından ayrı yaşayanlar bulunmaktadır. Takdir edersiniz ki bu durumların hepsi çalışma verimini düşürür ve motivasyonsuz çalışanlar doğurur.

Meclis çalışmalarında mağdur üniversiteli işçiler ile ilgili bir konunun gündeme gelmediği görülüyor. Çalıştığı kurumlara yıllarını vermiş üniversitelilerin bu ciddi mağduriyetlerinin giderilmesini istemeleri en doğal haklarıdır.

Adaletin ve hakkın yerini bulması açısından yakın zamanda meclise getirilmesi düşünülen torba yasada mağdur üniversitelilerin unutulmaması, sorunlarının çözüme kavuşturulması, mevcut olan üniversiteli işçi kadrolarının memur kadrosuna dönüştürülmesi elzem bir öncelik olmalıdır.

Aynı işyerinde çalışıp da aynı işleri yapan personel arasında statü farkı olması ve bu statü farkından kaynaklı maddi, manevi kayıpların söz konusu olması hem iş barışını hem de iş verimini olumsuz bir şekilde etkilemektedir.

Konu ile ilgili mağdur üniversiteliler 2009-2015 yılları arasında birçok vekilimizle, Çalışma Bakanımızla, Genel Başkan Yardımcılarımızla görüşmeler yaptılar.  Konu ile ilgili çalışma olacağını ve bu çalışmanın seçimlerle birlikte kurulacak hükümetin çıkaracağı yasa ile olabileceğini belirttiler. 

 Memuriyet ihdası için; 2014 yılındaki KPDK kararı, 2015 yılında 3. Dönem Toplu Sözleşmesinde 36/1 maddesi imza edilmiştir. 2013-2015 ve son olarak 2018 yılında memur kadrosu ihdası istemiyle kanun teklifleri verilmiştir. Meclis çalışmalarını incelediğimizde mağdur üniversiteliler ile ilgili bir konunun gündeme gelmediğini görmekteyiz.

BİR ÜNİVERSİTELİ İŞÇİNİN KENDİ AĞZINDAN…

Bir üniversiteli işçi mağduriyetlerini şu sözlerle dile getirmektedir. ‘’Üniversiteli  işçiler olarak yan işlerde (temizlik vs..) görevlendirildiğimiz halde asli işleri yapıyoruz. Binlerce işçi fakülte mezunu olarak, iş güvencesinden yoksunuz. Kadro vermedeki öncelik eğitim şartına göre yapılmalı, daha sonra kıdem şartı dikkate alınmalıdır. Öğrenim kredisi aldık, bu kredileri ödeyemez duruma geldik. Sorunlarımıza çözüm üretilmelidir. Aynı işyerinde aynı işi yapan asgari ücretle çalışan üniversiteli işçi ile 3-4 katı ücret alan kadrolu işçiler bulunmakta, bu durum iş barışını olumsuz etkilemektedir. Yıllardır kamuda çalışıyoruz, fakat iş güvencesinden yoksun, ikinci sınıf muamele görerek hizmet üretiyoruz’’

Yazımda olabildiğince üniversiteli işçi kardeşlerimizin mağduriyetlerini dile getirmeye çalıştım. Çalıştığı kurumlara yıllarını vermiş bu kişilerin, çok büyük önem taşıyan bu mağduriyetlerinin giderilmesi bir zorunluluktur. Tüm üniversite mezunu işçi kardeşlerimize bir an önce isteklerine kavuşması çalışan verimliliği açısından da ülkemize büyük katkılar sağlayacaktır. Mutlu çalışanın çıkardığı iş her zaman kendini de, kurumunu da mutlu edecektir.”

Ahmet ÖZTÜRK  – [email protected]

BUNLARA GÖZ ATMADAN GEÇMEYİN

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu